Yine yazılarımı yakından takip edenler sık sık toplumumuzun duyarsızlığından yakındığımı da bilirler.Yani kolay olanı değil, zor alanı seçiyorum. Kimse kusura bakmasın Siirt toplumu olarak çok duyarsızız. Özellikle toplumsal konularda. Gördüğümüz her yanlışlığı düzeltme görevinin bize ait değil de, başkalarına ait olduğu düşüncesi bizde hakim. Hatta bu durumu geçtiğimiz aylarda yazdığım bir yazıda bizler farzı aynı değil, farzı kifayeyi seviyoruz diye dile getirmiştim. Güzel olan hayatımıza renk katacak her şeyi isteriz, bu en doğal hakkımız, ama o şeye ulaşmak içinde uğraşmanın doğal bir görev olduğunu göz ardı ederiz.
Bunun canlı örneğini uzun bir süreden beri yöneticiliğini yaptığım Kanal 56 Televizyonu oluşturuyor. Sokaktaki vatandaştan iş adamına siyasetçiden sivil toplum kuruluş yöneticilerine ve bürokratlara kadar kiminle görüşsek televizyonun yaşatılması gerektiğini ifade ediyor. Görüştüğümüz kişilere televizyon yayıncılığının çok pahalı olduğunu ve sahibinin hiçbir zaman kazanç beklentisi içerisinde olmadığını ve bu kadar yükü tek başına daha uzun süre üstlenemeyeceğini anlattığımızda maalesef çoğu zaman durum değişiyor.
Bir iki dakika önce “olur mu? Televizyon kapanmasın.” Diyenlerin önemli bir bölümü ya konuyu başka yönlere çevirmeye veya ellerindeki destek imkanlarını göz ardı ederek, timsah göz yaşları dökmeye ve başka kapıları işaret etmeye başlıyorlar. Şu kişi veya bu kurum size yardımcı olabilir, şu firma size reklam versin türünden nasihatlerin yol göstermelerin bini bir para haline geliyor.
Bu tutumumuz aslında kültürümüzde bir atasözü ve deyimlerimiz arasında da yerini bulan bir tutum. Arapçada bu gibi durumlar için “Le celu melekıl mevt baafu şe refiku.” yani ölüm meleği kendisine gelen kişi onu arkadaşına göndermiş diyerek güzel bir şekilde özetliyoruz.
Sonuçta bu tutum nedeniyle televizyon bu gün bir kez daha yayınlarına son vermek zorunda kalıyor. Umarım en kısa zamanda bu duyarsızlık huyumuzdan vazgeçeriz ve başta televizyon yayınları olmak üzere toplumsal çaba ile elde edilecek bütün kazanımları elde ederiz.
Toplum duyarsızlığından ziyade bu konunun kaynağı araştırılmalı. Sorun, toplum nezdinde gerçekten duyarsızlık mı, ilgi alanı olmayan konulara değinmemek mi, yoksa olmayacak duaya amin mi demek? Kanal 56… İlimizin dünyaya açılan kapısı. Ama yayın kalitesi amatörlüğün de çok altında. Reklam anlayışı yok. Dükkanın için kameraya alıp, kumlu bir görüntüyle izleyiciye aktarmak, insanlara ”görmemişlik” muamelesi yapmaktan başka bir şey değildir. Adam günümüzün imkanlarıyla 4k yayın izliyor iken Kanal 56’yı izlemek damdan düşmek değil de nedir? ”Vay efendim imkanlar” diyebilirsiniz, haklı da olabilirsiniz. Ama hakkı verilmeyen hiç bir iş muvaffak olamaz. Bu eleştiriyi diğer illerin yerel tv lerindeki yayın kalitesini kendi gözümle gördüğüm için yaptım. inanmazsanız açın televizyonu bakın! Arada hiç bir fark yok. Onlar da yerel, onların da imkanı kısıtlı. Böylelikle toplumsal olaylara duyarlılık gösteren bir vatandaş olarak kötü anılmamayı umuyorum. Teşekkürler!