Berfin Kadın Danışma Merkezi; “Hiçbirimiz Güvende Değiliz” « Siirt'te Net

SON DAKİKA

Berfin Kadın Danışma Merkezi; “Hiçbirimiz Güvende Değiliz”

Bu haber 28 Ocak 2016 - 13:17 'de eklendi ve kez görüntülendi.

Son aylarda kadına yönelik artan şiddet, tecavüz, cinsel istismar ile ilgili olarak Siirt Belediyesi Berfin Kadın Danışma Merkezi tarafından yapılan açıklamada, şiddettin kadınların tarihsel yazgısı haline geldiği ifade edilerek, ev içinde, sokakta, okulda, şehir meydanlarında erkek şiddeti kol gezdiğini ve hiçbir kadının güvende olmadığı belirtildi.

Siirt Belediyesi Berfin Kadın Danışma Merkezi tarafından Siirt Belediyesi Konferans salonunda son aylarda kadına yönelik artan şiddet, tecavüz, cinsel istismar ile ilgili olarak basın toplantısı düzenlendi.  Düzenlenen toplantıya Siirt Belediyesi Eş Başkan Yardımcılarından Elif Akgül Ateş,  Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürü Pervim Yürek, DBP İl Eş Başkanı Kıymet Mut, HDP İl Eş Başkanı Dilber Sevim,  ,  Belediye Kadın Meclis üyeleri ve belediye kadın çalışanları katıldı.

Açıklamaya katılanlar  adında Siirt Belediyesi  Berfin Kadın Danışma Merkezi  Çalışanı  Psikolog Şaziye Sevilgen tarafından yapılan açıklamada,  Türkiye’deki kadın kadınları her gün şiddet  haberleri ile uyandığını ve  ölümün bir nefes kadar  uzak olduğunu ifade ederek, “

Ülkemizde her gün  3 kadının öldürülmesi ve binlerce kadının şiddete uğraması toplumsal bir travmaya dönüşmüş durumda. Her gün içimizden birilerinin öldürülmesi isyana boğuyor bizi. İnsanlık bu mu dedirtiyor adeta. Şiddet tarihsel yazgımız haline getiriliyor. Ev içinde, sokakta, okulda, şehir meydanlarında erkek şiddeti kol geziyor” dedi.

Siirt’in Kurtalan ilçesinde bir yıldır kayıp olan Kewi ELBAN’ın cesedi yaklaşık bir ay önce avcılar tarafından bulunduğunu  hatırlatan Sevilgen, “Olayla ilgili yerinde bilgi almak için Berfin Kadın Danışma Merkezi olarak Kewi Elban’ın kardeşiyle Kurtalan’da görüşme aldık. Sonrasında adliyeye giderek dosyayla ilgilenen savcıyla görüşme talep ettik. Fakat savcı dosyaya gizlilik kararının getirildiğini bize söyleyerek bilgi veremeyeceğini belirtti. Ailenin  jandarmaya ve savcılığa daha önce birçok kez kayıp başvurusu yapmasına rağmen harekete geçmeyen kolluk kuvvetlerinin ve yargının kadın bulunduktan sonra dosyaya alelacele gizlilik kararı koymasını kaygı verici buluyoruz. Kadın cinayetlerinin bu kadar yaygın olduğu bu topraklarda hukuk ve devlet kurumları neden sessiz kalmakta? Vahşice katledilen Kewi Elban’ın daha önce bir çok kez şiddet gördüğü eşinin kuvvetli şüpheli olarak gözaltına alınması ve sonrasında serbest bırakılması olayın ne kadar korkunç boyutta olduğunu gözler önüne seriyor. Biz kadınlar bu davanın takipçisi ve müdahili olacağız. Buradan tüm kadın örgütlerine de çağrıda bulunuyoruz” şeklinde  konuştu.

Bağdat caddesinde evine yürüyen üniversiteli kadının, sırtına bıçağı dayayıp ‘seni delik deşik ederim ‘ sözleriyle zorla öpülüp ardından bir apartmanın arka bahçesinde tecavüz edildiğini  hatırlatan Sevilgen, “Yaşanan olayın ardından sosyal medya üzerinden dönen çirkin saldırılara karşı, tecavüzcüyü meşrulaştıran, tecavüz edilen kadını suçlayan her türlü söyleme karşı kadınlar olarak  susmayacağız.Her gün her dakikada, bir tecavüz olayların yaşandığı yerlerde görünen olaylar, mağdur ve yakınları dışındakiler arasında  kısa sürede unutuluyor. Tecavüz, şiddet kurbanları adaletin yerini bulması için mücadeleye girişiliyor çoğu kez de umdukları adalet yerini bulmuyor” dedi.

Kadınlar olarak bu ve benzeri davaların yabancısı olamadıklarını belirten Sevilgen, “Her gün en az bir kadının öldürüldüğü sokak ortasında tecavüz edildiği kendisini korumak için öz savunma iradesini kullanan kadınların müebbetle yargılandığı coğrafyanın insanlarıyız. Kadın cinayetlerinin bu kadar yaygın olduğu bu topraklarda kadınlara hala koruma vermeyen savcılıklar, katillere ceza indirimi uygulayan mahkemeler,  şiddet gören kadınları ölüm yerleri olan evlerine geri gönderen kolluk kuvvetleri, hala kadını değil de aileyi korumayı öncelik kabul eden meclis; ölümlerimizin en üst düzeydeki sorumlularıdır” şeklinde konuştu.

Sevilgen, Kadınların ölümü göze alarak erkek şiddetine karşı mücadele ettiğini belirterek,   “Kadın cinayetlerinde caydırıcılığı azaltıp cezasızlığı ortaya çıkaran haksız tahrik, iyi hal, saygın tutum, aşırı sevgi indirimlerin uygulanmaması için gerekli düzenlemeleri ve koruma kanununun düzgün uygulanmasını talep ederken Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 2015’in ilk günlerinde kadının kariyerinin annelik olduğunu ve başka bir kariyerle ilgilenmemeleri gerektiğini açıkladı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin, sınıfta “Pantolon-tayt giyen kızlara şehvet duyuyorum” demesi ve son olarak Diyanet İşlerinin resmi wep sayfasında “bir babanın öz kızına şehvet duymasının caiz olduğunu” belirtmesi sokak  ortasında bir kadına tecavüz edilmesinin adeta referans noktası olmuştur” dedi.

Sevilgen, açıklamasına şöyle devam etti;hiçbirimiz Güvende Değiliz! Kadın cinayetlerinde katillere kravat taktıkları için, “pişmanım” dedikleri için “iyi hal” indirimi uygulanıyor. “Tutku derecesinde sevdim” dediklerinde “aşırı sevgi” indirimi uygulanıyor. “Erkekliğime laf etti” dediklerinde ise “haksız fiil” indirimi uygulanıyor. Kadına yönelik cinayet haberlerinin yaygın medyada belli bir nedene indirgenerek verilmesi bu cinayetlerin “Münferit” olduğu yönünde bize empoze edilmeye çalışılan sinsice bir yaklaşımdır. Oysa bizler çok iyi biliyoruz ki bu vahşet “(Erk)Ek Egemen Zihniyet” sorunudur. Kadına yönelik şiddetin azalması, kadına yönelik şiddet uygulayanların cezalandırılması ya da kadınların polisiye tedbirlerle şiddete maruz kalmalarını azaltmaya çalışmakla sağlanamaz. Kadına yönelik şiddetin azalmasının tek yolu;  kadın erkek eşitliğinin toplumda her alanda sağlanmasıdır. Bir çok ülkede bulunan Kadın Bakanlığı ülkemizde Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ismi altında hizmet vermesi manidardır. Eşitliği inşa etmek için yapılanlar çok yetersizdir. Bizler kadın hareketi olarak ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmeye yönelik politikaların hızla yaşama geçirilmesini talep ediyoruz ve kadına yönelik şiddeti arttıran tüm söylemleri kınıyoruz,  artık yeter diyoruz”

Ülkede dehşet verici günler yaşandığını ve ülkenin dört bir yanından annelerin acı çığlıkları yükseldiğini ifade eden Sevilgen,“Yeniden yirmi yıl önceki gibi insanlar yerlerinden yurtlarından ayrılarak  yerleşecek yer arıyorlar. Tüm bu süreçte bir kez daha aynı topraklar üzerinde, yan yana yaşayan insanların birbirlerine neler yapabileceğini üzüntüyle takip ediyoruz. Barış için yola çıkan gençler öldürülüyor, evinin önünde oyun oynayan çocuklar, hamile kadınlar, ekmek almaya giden yaşlılar… Her gün uzun delikanlı bedenleri düşüyor toprağa durmaksızın ve çocuklarının gözleri önünde öldürülüyor babalar. Kadına yönelik cinsel ve militarist şiddet tüm hızıyla devam ediyor. Son olarak belediye çalışanımız Pınar Ekinci evlerine yapılan baskın sonucu güvenlik güçlerinin psikolojik şiddetine maruz kalmıştır. Kadına yönelik her türlü şiddetin karşısındayız” şeklide  konuştu.

Açıklamasının sonunda kadınlar olarak  savaş istemediklerini  ifade eden Sevilgen, “Çünkü biliyor ve görüyoruz ki Savaş ve çatışmaların mağdurları her zaman kadınlar olmuştur. Ülkemizin 2015 yılında içine sürüklendiği savaşın ağır faturası da yine kadın ve çocuklara çıkarılmıştır. Bu nedenle öncelikle ülkemizde her geçen gün daha da tırmanan toplumsal şiddetin önlenmesi, kadına yönelik her türlü şiddetin, ayrımcılığın ortadan kaldırılması; eşit adil ve barışçıl bir toplumun yaratılması için, diyalog ve müzakere sürecinin başlatılması gerekmektedir. Cinsel, sınıfsal, dinsel, etnik, kültürel ayrımcılıkların önlenmesi, toplumsal sorunların demokratik siyasal yöntemlerle çözümünü esas alan politikalar geliştirilerek, demokratikleşmeye hizmet eden yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz! Erkek egemen militarist zihniyetin, bedenimiz, kimliğimiz onurumuz üzerindeki her türlü denetimine, iktidarına ve saldırısına karşı direnmeye devam edeceğiz” dedi.

 

 

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.