İnsanların hayatlarında karşılaşacakları en büyük tehlikeler doğal afet dediğimiz sel, heyelan, çığ ve deprem gibi felaketlerdir. Bunların çoğunu tamamen önlemek mümkün değildir. Ancak bunların bize verecekleri zararları biraz olsun azaltmak mümkün. Bunu da alacağımız tedbirler ve hayatımızı buna göre yönlendirme ile sağlarız.
Deprem bu felaketlerin en başında bir afettir.Depremi önlemek mümkün değil, hatta önceden de tahmin etmekte.Ancak depremin nerede olabileceğini bilmek artık mümkün.Çünkü bilim eski yıllardaki bilim değildir.Yer altında kilometrelerce derine inilerek inceleme yapılabiliyor. O derinlikte ki zeminin yapısı araştırılıp analizleri gerçekleştiriliyor.Bu analizler doğrultusunda depremin olma ihtimalleri ortaya çıkarılıyor.
Bize düşen bilim adamlarımızın bu uyarılarını dikkate almak ve buna göre hayatımızı düzenlemektir. Çünkü yine günümüz teknolojisi en şiddetli bir deprem karşısında bile alabileceğimiz önlemleri gösteriyor. Bunlara harfiyen uyduğumuzda hem mal ve hem de can güvenliğimizi çok rahat bir şekilde sağlarız.
Bunun en güzel örneğini bizim gibi depremler ülkesi olan Japonya gösteriyor.7 nin üstündeki depremlerde bile tek bir bina yıkılmıyor, can kaybı olmuyor. Çünkü Japonlar bütün hayatlarını depremin olma ihtimaline göre düzenlemişler. Binalarını işyerlerini parklarını bahçelerini buna göre planlamışlar.Yani deprem gerçeğini hayatlarının bir gerçeği olarak kabul etmişler ve buna göre davranıyorlar.
Bizde de son Elazığ depreminde yeni yapılan Şehir Hastanesinde bu örneği gördük. Altına amortisman benzeri bir sistem kurulan bu hastane onca sallanmaya rağmen zarar görmedi. Zararı bir yana bırakın hasta ve personel şiddetli sallantıyı diğer yerlere oranla yarı yarıya bile hissetmemişler.
Demek ki istenirse olabiliyor. O nedenle depremden korkmayalım, depremle ilgili tedbirleri almamaktan korkalım.
Depremin şakası olmuyor, bir an önce gerçekçi önlemleri alalım.
SENİ SİİRT’İN DEPREM DEDESİ İLAN ETTİM