Masal gibi Kaf dağının eteklerinde çiçeklenmiş, tomurcuklanmış, filizlenmiş çınar ağaçları misali; meleşen kuzular, öten kuşlar… Yine ne değişecek ki. An gelecek biz insanlar, uçan kuşlara, açılan çiçeklere, büyüyen ağaçlara zarar verdikten sonra ne değişecek ki. Amaç reform ise dur demek neden bu denli zor. Hayat acımasız mı yoksa. İnsanlar mı duyarsız. Cevap insanların duyarsızlığı: Neden mi?
Onca deniz, ova, dağ, taş vb. Varlıkların kıymeti bilinmedik zamanlarda ortaya çıktıktan sonra… Sanatçıların kıymeti öldükten sonra anlaşıldığı gibi. Ben yarına da merhaba demek isterim. İnsanlığa selam dediğim gibi. Oysa yarın ümitsiz
bekleyişlerle dolu; yolda geçerken egzoz dumanından, araba kornasından, sigara izmaritinden ve buna benzer birçok nedenden… Bunların önüne geçilmedikten sonra kirlenen sadece denizlerimiz değil. Aynı zamanda kirlenen insanlığımız da var.
Dur demenin zamanı gelmeli, vakti çoktan geçti. Nasıl ki ‘’ Mum dibine ışık vermez. ‘’ deyiminden de anlaşıldığı gibi bizler de bu ışığın farkında olmadığımız sürece yaşanan zulümlere, acılara, hatta depremzede vatandaşlarımıza söylenen sözlere de dur demenin zamanı gelmiştir. Her insan kendi benliğiyle özeleştirisini yapmalı, Kendi benliği ile kişiliğini kaleme almalı ve yargılamalı. Adalet
Yargılamaktan ibaret anlamını taşır biliniyor ama teraziler bile dengesini şaşırmış vaziyette. Ağır olan hafif, Hafif olan ise ağırlık göstermektedir. Demek oluyor ki kirlenen sadece denizlerimiz değil.
Hayat yine acımasız sadece yaşama umudu ile yalın ayak dolaşan insanlarımızın varlığı bile yok denecek kadar küçük ise insanlıkta kirlenmiş demektir. Hayat kadınları hayata tutunmak için çırpınırken bile kirlenmek istediğinden değil, kirletilmek istenildiğinden dolayı kirlenilmiştir. Artık
Bunlara da dur demenin zamanı gelmiştir. Gerçi boşuna çırpınıyoruz balık misali. Balık misali derken; Büyük balık yutar manasında büyük balık küçük balığı yutar manası küçük balık ne yaparsa yapsın büyük balık ile baş edemediğinden çırpınması boşuna ise biz insanlarda olumsuz değer yargılarımızı ortadan kaldırmadığımız sürece ve yargılarımıza anlamlı bakmadığımız sürece çırpınmalarımız boşuna. Hayatta
Sadece kirlenen denizlerimiz değil. Okul çağında ki çocuklarımızın istismara uğraması, Hacı nezdinde zina yapmaları, namaz kılıp oruç tutmaması; kendini devlet sananlar devletine sahip çıkmamaları, adalete diyecek lafımız yok terazilerin kefelerden yoksun tartılması, halkın iradesine sahip çıkmasına izin verilmemesi ve daha neler… Zaman bu zaman
-Yeter artık yeter!
İçtiğimiz suyun, aldığımız havanın, solduğumuz nefesin, doğamız, dağımız, taşımız, hayata olan bakış açımız en önemlisi insanlığımıza sahip çıkalım yeter. Yeter diyelim bunlara. Haklarımıza doğamıza, özümüze, tarihimize sahip çıkalım. Kirletmeyelim onları
Yaşamak sevgi ise
Sevgi doğa ise
Doğa benim ise
Seviyorum onları
Belki kısa dörtlük söyleyen ve söyleten anlam olarak ağır imgeler kullanmış. Yaşamanın sevincini, sevgiyi ve insanlığı benimsemiş. Kirlenen insanlığı değil. Kalemim beyin kirliliğine neden olmuş olabilir. Şimdiden kirlenen beyne özrü borç bilir kirlenen beyinden özür dilerim.
Kalem yazmak ise yazıyorum
Sevgi doğa ise seviyorum
Yaşamak temizlik ise yaşıyorum
Siz insanları her daim
Saygıyla selamlıyorum